SAYFA 68 Sorular
1) türkçenin arapça kadar seçkin bir dil olduğunu göstermek amacıyla yazılmıştır.
2)divanü lügati't türk ile birlikte sözlük yazma geleneği başlamıştır. divanü lügati't türk türkçesidir.
3) islamiyet: islami dönem ilk eserlerinden en önemlisini kaleme almıştır.
arapça: eserini arapça olarak kaleme almıştır.bu durum onun arapçayı iyi bildiğinin göstergesidir.
türk kültürü:yaşadığı dönemin kültürünü yansıtmış ve günümüze kadar ulaşmasını sağlamıştır.
gezgin:türk türkmen yağma çiğil kırgız gibi türk boylarını dolaşmıştır.
dil bilimi:dil bilimi açısından o dönemin yaşayan sözcüklerin kelime kökleri eserine alınmıştır.
islamiyet öncesi sözlü ürünler:sagu koşuk sav gibi sözlü edebiyat ürünlerini dinleyerek yazıya geçirmiştir.
etimoloji:türkçenin ilk etimoloğudur.
türkçe:türkçenin ilk sözlüğünü yazmıştır eserinde 7500 sözcük yer alır.
SAYFA 69 ve 70
4a.******e göre türk milleti demek türk dili demektir.türk dili kutsal bir hazinedir.çünkü bir toplumu millet yapan herşey dil sayesinde olur.bu sebeple türk dili türk milletinin kalbidir.
b.Kaşgarlı mahmut türk diline en büyük katkıyı yapanların başında gelmektedir.çünkü o dönemin maddi ve manevi kültür unsurlarını türkçenin bünyesince,türkçenin en eşsiz hazinelerinden biridir.
Kaşgarlı Mahmut ve ******'ün Türk dili ile ilgili ortak görüşleri:
-Türk milleti demek Türk dili demektir.
-Türk milletinin her şeyi dilinde yaşamaktadır.(sevinci, üzüntüsü, öfkesi ...)
-Türk dili, dünyadaki en zengin dillerden biridir.
-Türk dili, yabancı dillerin saldırısından korunmalıdır.
-Türk dili zengin ve köklü bir dildir.
Türk dilinin 20 ülkede ve birçok özerk bölgede milyonlarca kişi tarafından kullanılması Türklerin hangi özelliğini gösterir?
Türkçe'nin büyük dillerden biri olduğunu gösterir. (Türkçe dünyanın 5. büyük dilidir.)
Kutadgu Bilig,Divan-ı Hikmet,Divaü Lügati't-Türk ve Atebetü'l Hakayık metinlerinden hareketle o dönemde benimsenen ve kültürel farklılaşmaya neden olan yeni değerler nelerdir?
Kültürel farklılaşmaya sebep olan İslam dininin kabulüdür. Adı geçen eserlerde İslami terimler ve isimler kullanılmaya başlanmıştır.
Türkçenin günümüzdeki durumu?
Türkçe günümüzde yabancı dillerin (özellikle İngilizce) etkisi altındadır. Nasıl ki bir dönem Farsça ve Arapça, Tanzimattan sonra Fransızca etkisine girdiyse şimdi de İngilizcenin etkisinde.
******'ün Türk dili için gösterdiği hedeflerin bugün neresindeyiz?
****** saf Türkçeden yanaydı. Üstteki yorumdanda anlayacağınız üzere bugün saf Türkçeden söz etmek mümkün..
Sayfa 70 deki 7. etkinlik
Hakaniye Lehçesi dendiği zaman akla Kaşgarlı Mahmut'un en çok beğendiği, öyle ki "Kaşgar dili","Kaşgar Türkçesi" olarak da adlandırılan, bir diğer şekilde "Karahanlı Türkçesi" (Karahanlıca)dilinin devirlerinden biri gelir.
Kaşgarlı'nın şivelerle karşılaştırılırken "Türkçe" diye adlandırdığı Hakaniye lehçesi, ilk Türk yazı dilidir.Bu yazı dili devresinden gelen eserlerin büyük kısmı Uygur yazısı ile yazılmış olduğundan bu döneme Uygur dönemi(devri), bu yazı diline de Uygurca denilebilir.
sAYFA 71 ölçme ve değerlendirme
1)d 2)c 3)d 4)y,d,d,y,d,d,d,d,5)hakaniye,kutadgu bilig,topgaç buğra,ahmet yesevi. 6)d 7)divanı hikmet,ata betül hakayik,divanı lügatit türk,kutadgu bilig.
Sayfa 72
13 14 YY DA ANADOLUDA MEYDANA GELEN SOSYAL VE SİYASİ OLAYLAR
13 ve 14. Yüzyıl Türk Edebiyatı
.13 ve 14. yüzyıllarda Anadolu, siyasal bakımdan pek çok kargaşanın yaşandığı bir donemdi. 13. yüzyılda Anadolu'da dört devlet vardı: Selçuklular, ilhanlılar, Bizans ve Trabzon Rum imparatorluğu. Bunların en güçlüsü Selçuklular idi.
Selçukluların Moğollar tarafından 1243 yılında Kösedağ sava§i ile yıkılması sonucu Anadolu'da bir çok beylikler kuruldu. Beyliklerin her biri kendi bağımsızlığını ilan etti. Bu kez beylikler arası savaşlar başladı. Osmanlı Beyliği 1299 yılında kuruldu ve diğer beyliklerle yaptığı savaşlar sonucu geli§ip gii9lendi.
13 ve 14. yüzyılda Anadolu'da düşünce hareketlerinin merkezi Konya ve dolaylandır. Moğol akınlarından korunmak amacıyla Türkmenistan Horasan'dan pek çok alperen gelerek Anadolu’daki beyliklerin saraylarına sığınanlar tasavvuf düşüncesini yaymaya başladılar. Bu ortamda tasavvuf edebiyatı doğdu. Daha sonraki yüzyıllarda da gelişip yayıldı.
Tasawuf alamnda; Mevlana, Haci Bekta§ Veli, Yunus Emre, fieyyad Hamza, Ahmet Fakih, Nesimi, Giilflehri, Sultan Veled gibi pek 9ok sanat9i eserler verdi. Aym yuzyillarda din di§i konularda, Hoca Dehhani, Ahmedi, Hoca Mes'ut eserler verdi. Bir taraftan da Iran-Arap edebiyatlndan 9ok sayida 9eviriler yapildi. 1360 yilmda Kul Mes'ut tarafmdan "Kelile ve Dimne" adli fabl kitabi Turk9eye 9evrildi.
Bu yuzyillarda halk edebiyatı alanında "Battalname" ile "Danişmend-name" adli eserler yazıldı. Bunlardan "Battahiame'de Seyit Battal Gazi'nin din ugruna Bizans'a kar§i giri§tigi mucadelelerden soz edilir." "Dani§mend name'de ise Melik Ahmet ile oglu Gazi Bey'in kahramanliklan anlatihr. Bu oykulerde dini inanclar ve ilahi yardimlar on plandadir. Hz. Muhammet, Hz. Ali riiyada goruliir. Hizir gazilerin yardimcisidir. Bu eserlerde eski Turk destan geleneginin izleri islami karaktere burunmu§ niteUkte ya§atildi.
Kaynak: Bydigi Forum
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Bu yuzyillarda gerek dini (tasawufi) gerekse din di§i konulan i§leyen fikirler tizerinde, iranli §airlerden Firdevsi, Nizami, Sadi, Feridtiddin Attar ile Fars9a eserler yazan Mevlana'nm etkisi gorulur. Bilim ve edebiyat yoluyla Arap9adan, Fars9adan dilimize sozcukler yamnda bu dillere ait kurallar da girmeye ba§ladi. Ancak 1277 yilmda Karamanoglu Mehmet Bey bir fermanla bunu onlemeye 9ali§ti. "Bugiinden sonra, divanda, dergahta, barigahta, mecliste, meydanda "Tiirk9e den ba§ka dil kullanihnayacaktir." Bu ferman dilimizi yabanci etkilerden korumaya yetmedi.
Tasavvufun hızlı yayılması için 13. ve 14. yy.’lar Anadolu’su çok elverişli idi. Bunun birçok sebepleri vardır:
1- İslâmla muşerref olan Türklerin Anadolu’ya yerleşmesi Hıristiyan Avrupası’nda sert tepkiler doğurmuştur. Hıristiyanlar, ülkelerini teminat altına alabilmek ve kutsal kabul ettikleri Kudüs’ü almak için Türklere karşı Haçlı Seferleri düzenlemişlerdir. Bu seferlerin önünde Hıristiyan din adamları bulunurdu. İşte bunlara karşı Türkler’den de din ve tasavvuf önderleri savaşlarda ön plana çıkmışlardır. Gazaya giden İslâm cenkçilerine yardım eden, onları manen ve madden de destekleyen erenler ve alp erenler görüldü. Ahilik gibi yarı mutasavvıf, yarı asker fakat bütün ülkeyi tutmuş bir esnaf ve zanaatçılar teşkilatı bir yandan din savaşlarını desteklerken öte yandan tasavvufun yayılmasına zemin hazırlıyordu.
2- Türklerin kalabalık bulunduğu Horasan’da 11.yy’dan beri yoğun bir tasavvuf hayatı vardı. Çünkü bu ülke eski din ve medeniyetlerin etkisi altındaydı. Bilhassa 12.yy’da yetişen Ahmet Yesevi’nin derviş ve müritleri çok sayıda idiler. İşte 13.yy başında Horasan ve diğer Türk yurtları Moğallar tarafından işgal edilmişti. Moğolların dayatmacı, yağmacı ve kötü yönetiminden kaçan aydınlar Anadolu’ya kaçtılar. Çoğu Mutasavvıf olan ve Horasan Erenleri denilenlerin arasında, Belh’ten Konya’ya gelen Mevlâna ve babası da vardı.
Mevlâna ve babası Anadolu’ya yepyeni bir fikir, ahlâk ve iman canlılığı getirdiler. Büyük şehirlerde dergâhlar kurdular. Kasaba ve köylere varıncaya kadar tekkeler inşa ettirdiler.
3- 13. ve 14. yy’larda Anadolu’nun siyasi yapısı karışıktır. Sağlam bir devlet otoritesi yoktur. Moğol akınları ile memleket yağmalanıyor, yakılıp yıkılıyordu. Şehirde, köyde güvenlik kalmamıştı. Mal, mülk elden zorla alınıyor, ölmek ya da yaşamak tesadüfe bağlı bulunuyordu. Bu huzursuzluk, insana dünyadan el etek çekmeyi va’z eden ve pırıl pırıl ilâhi bir alemin kapılarını açan tasavvufa rağbeti sağlamıştır. Hayatları teminatsız insanlar, tarikatın mânevî havasında veya bazı şeyhlerin nüfuzu altında huzur arıyorlardı.
Tasavvuf konaklarda, şiir ve sanat neşesi olurken; halk arasında ahlâk öğütleri şeklinde yayılıyordu. Fakat tasavvufun yayılmasında rehberlik eden asıl teşkilat “Ahilik”ti. Bektaşilik, Melâmilik, Nakşibendilik, Bayramilik gibi millî tarikatler hep ahilik teşkilatından çıktı.
Tekke şiirinin Türk Edebiyatında kaynakları 12.yy’da Horasan’da Ahmet Yesevî’nin hikmetlerinde görülmüştür. Şiir ve fikir tarihimizdeki yerleri, dil ve edebiyatımızı kurtarmak yolundaki hizmetleri için hiç bir şeyle kıyas edilmeyecek değerdedir. Tekke şiirinin ilk ve en güzel örnekleri 13.yy’da görülmektedir. Bu geleneğin büyük şairi olan Yunus Emre, 13.yy’da yetişmiştir. 13. - 14. ve 15.yy’larda parlak çağını yaşayan Tekke şiiri, 20.yy’a kadar da eser vermeye devam etmiştir.9
Özellikle Yunus Emre, Anadolu sahasında halk diliyle halka islâm dininin bütün kurallarıyla anlatan Tekke edebiyatının en büyük şairidir. Orta Asya’da Ahmet Yesevî ile başlayan Türk Tasavvuf Şiiri, Türkistan, Horasan ve Anadolu’da en üstün seviyeye Yunus Emre’yle ulaşmıştır.
14. yüzyılda Anadolu’da Tekke edebiyatı, 13. yüzyıldaki kadar bahtiyar bir devir yaşamamıştır.
O kadar ki bu asırların Tekke şairleri, şiiri Yunus gibi söylemeğe çalışmakla kalmamış, bazen Yunus’un ya “ Emre”liğini ya da bizzat Yunus adını unvan olarak kullanmışlardır.
sayfa 73
-m= redif -e=yarım kafiye
-m= redif -d yarım kadiye
1) b 8 li hece ölçücü vardır 4+4=8
tasavvufi bir eserdir
C) bu ialhiyi düz yazı gibi okuyamayız çünkü ahenk bozulur
2 b) yunus emrenin şiiri daha öabuk ezberlenir çünkü ahenk şiirin akılda kalmasını sağlar
umarım yardımcı olabilmişimdir bunların doğruluğundan eminim. &*uot;şiirin her biriminde neler anlatılmak istenmektedir&*uot; bu soruyu göremedim uamrım işine yara
Aşkın aldı benden beni
Bana seni gerek seni
Ben yanarım dün ü günü
Bana seni gerek seni
Bu dörtlükte şair; Allah aşkıyla kendinden geçtiğini ve kendisine sadece Allah'ın ve sevgisinin gerekli olduğunu, bunun haricinde hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını söylemiş.
Ne varlığa sevinirim
Ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum
Bana seni gerek seni
Varlık veya yokluk kaygısı olmadığını, tek avuntusunun Allah aşkı olduğunu söylemiş.
Aşkın aşıklar oldurur
Aşk denizine daldırır
Tecelli ile doldurur
Bana seni gerek seni
Aşık olabilmek için Allah'ı sevmek gerektiğini, aşk denizine ancak bu şekilde dalabileceğini söylüyor.
Aşkın şarabından içem
Mecnun olup dağa düşem
Sensin dünü gün endişem
Bana seni gerek seni
Dünümün ve bugünümün tek endişesi Allah'tır. Onun aşkının sarhoş edici şarabından içip Mecnun gibi dağlara düşmek istiyorum. Bana yalnızca Allah aşkı gerekiyor. Başka bir şeye ihtiyacım yok.
SAYFA .75 - SAYFA 76 - 77
1) b) Bunlar birbirleriyle kafiyeli sözcükler. Şiire ahenk açısından bir katkı sağlar. Şiirin kulağa hoşgelmesini, akılda kolay kalmasını sağlar.
2) c) ne:redif i:yarım kafiye
gelür şahum Abdal Musa'ya:redif lar:redif ag:tunç kafiye
eyü: zengin kafiye gelür şahum Abdal Musa'ya:redif lar:redif
ınur:redif y:yarım kafiye gelür şahum Abdal Musa'ya:redif
ler:redif
lar(ler):redif k:yarım kafiye gelür şahum Abdal Musa'ya:redif
lar:redif
den:redif gelür şahum Abdal Musa'ya:redif lar:redif ag:tunç kafiye
2) a) Dörtlük
b)Şair, şahının (Adbal Musa) üstün özelliklerinden bahsediyor.
3) a)Bu terimler tasavvuf edebiyatında kullanılır.
b)Diz üstü duruşuyla temsil edilir. Nesimi gibi yol uğruna postu (deriyi) vermeye, asılmaya hazır olma anlamına gelir. Bunlar "Enel Hak diyen" Hallac-ı Mansur'un anısına tekkeye bağlanmanın yol uğruna canını feda etmenin bir simgesi olarak algılanır. Bir hizmetin konusu olan ya da bir hizmeti yerine getirmek isteyen her can, önce buraya çıkar ve teslim olur. Bu dara durmak, dara çekilmek, dara çıkmak, dara kalkmak terimleriyle ifade edilir. Pir, mürşit ve rehberin oluşturduğu cem mahkemesinde yargılanmak için durulan yeri anlatmak için de kullanılan bir deyimdir. Suç işleyen, hatalı görülen Yol eri, meydan yada meydan odasının ortasına çağırılarak sorgulanır, yargılanır, gerekirse hakkında durumuna uygun bir ceza verilir. Böylece bu uygulama sırasında cemaatin ve dedenin huzurunda yargılanan kimsenin bulunacağı şekil ve durumlar gösterilmeye çalışılmaktadır. Yargılanan meydan odasının ortasına gelir, ayaklarını mühürler, kollarını göğsünde çapraza alır, başı öne eğik durur. Sonraki aşamalarda uygun olan dar durumlarından birisi aldırılır. Dardan indirme töreni Hakk'a yürüyen hak yolcusu için göçüşünün üçüncü, yedinci ya da kırkıncı günü yapılan törene verilen addır.
5) Diz üstü duruşuyla temsil edilir. Nesimi gibi yol uğruna postu (deriyi) vermeye, asılmaya hazır olma anlamına gelir. Bunlar "Enel Hak diyen" Hallac-ı Mansur'un anısına tekkeye bağlanmanın yol uğruna canını feda etmenin bir simgesi olarak algılanır. Bir hizmetin konusu olan ya da bir hizmeti yerine getirmek isteyen her can, önce buraya çıkar ve teslim olur. Bu dara durmak, dara çekilmek, dara çıkmak, dara kalkmak terimleriyle ifade edilir. Pir, mürşit ve rehberin oluşturduğu cem mahkemesinde yargılanmak için durulan yeri anlatmak için de kullanılan bir deyimdir. Suç işleyen, hatalı görülen Yol eri, meydan yada meydan odasının ortasına çağırılarak sorgulanır, yargılanır, gerekirse hakkında durumuna uygun bir ceza verilir. Böylece bu uygulama sırasında cemaatin ve dedenin huzurunda yargılanan kimsenin bulunacağı şekil ve durumlar gösterilmeye çalışılmaktadır. Yargılanan meydan odasının ortasına gelir, ayaklarını mühürler, kollarını göğsünde çapraza alır, başı öne eğik durur. Sonraki aşamalarda uygun olan dar durumlarından birisi aldırılır. Dardan indirme töreni Hakk'a yürüyen hak yolcusu için göçüşünün üçüncü, yedinci ya da kırkıncı günü yapılan törene verilen addır.
6)Şiirde kullanılma amacı şahının üstünlüklerini açık açık belirtmek
7)Fikri yönünden incelediğimizde Kaygusuz Abdal'ın Alevi olduğunu görmekteyiz. Edebi yönüne baktığımızda tipik bir halk şairidir. Hece ölçüsü, anlaşılması kolay bir dil, halkın ilgisini çekebilecek güncel bir konu.
8)Bence son dörtlüğün üçüncü dizesi. Çünkü pirinden ayrı kalmanın acısıyla yazdığı şiiri bu dizede özetlemiştir.
SAYFA .77 ÖDEVİ
1.kıt a;çektiğim bu aşk acısının dermanı yokmu?
2.kıt a;benim aşk acısıyla yanmamın bir sonu yokmu?
3.kıt a;düştüğüm bu duruma düşmanım gülmekten vazgeçsin.
4.kıt a;bakışların yüreğimi deliyor.
5.kıt a;ben senin için kanımı akıttım. sen benim için akıtacak kanın olmadıgını sanıyorsun.
6.kıt a;yüzünün güzelliği ile övünüyorsun ama kişiliğin beş para etmez.
7.kıt a;sen bana yüz vermiyorsun ama seni elde etmenin bir yolu yokmu?
KAYGUSUZ ABDAL
Edebi yönüne baktığımızda tipik bir halk şairidir.
Dili sadedir
Hece ölçüsü kullanmıştır.
Konusu halkın ilgisini çekebilecek güncel konulardır
syf 78 tablo
benzerlıkler;her ikisindedeaşk konusu işlenir.gazelde ilahi ** mecazi aşk konuları,ilahide yalnızca aşk konusu işlenir.her ikisindede dini terimler kullanılır.her ikisininde son bölümünde şairin mahlası wardır.kafiye ** redif kullanılır.
farklılıklar;
nazım şekli;ilahi halk edebiyatına ait gazel ise divan edebiyatına ait.
nazım birimi;ilahi dörtlük gazel beyit
ölçü;hece ölçüsü gazelde aruz ölçüsü
sayfa 79
.6a)
Benzetme= Kan suya benzetilmiş.
Aşık kendini muma benzetiyor.
Eğretileme=acep şol kafirin imanı yok mu
Zıtlık =Ağlamak Gülmek, Dert Derman
Soru Sorma=Son mısralarda soru sormaktadır.
b)mum=aşık
kafir=maşuk(aşık olunan kişi)
gamze=sevgilinin yan bakışı
peykan=ok
7.soru aşk acısı,özlem,ümitsizlik,hüzün,çaresizlik
8.soru divan edebiyatının ilk temsilcilerindendir
edebi sanatlara yer vermiştir
dili sanatlıdır
tasavvuf etkisi görülmez
SAYFA .81
benzerlikler: her ikisinde de hece ölçüsü kullanılmıştır. dinsel konular tabiat ve doğa güzelliği aşk gibi konular işlenmiştir.
farklılıklar:i.ö.nazım birimi dörtlük.i.s.nazım birimi beyittir.i.ö.yarım kafiye kullanılır.i.s.tam kafiye redif kullanılır.i.ö.hece ölçüsüyle yazılır.i.s.aruz ölçüsüyle yazlır.i.ö.dil sadedir türkçedir.i.s.arapça ve farsça kelimeler kullanılır.sanatlı bir dil kullanılır.
S.83 Tablo
vahdet-i vücüd=varlık tektir....
insan-ı kamil=nefis........
fenafillah=nefsin aruzlarından...
masiva=allah dışında..
2=e
3=d
4=d,d,d,y
5=c
6=insan-ı kamil , tekke dergah , ilahi aşk , mürit derviş
7=tekke dergah , allah, ilahi aşk şarabı sunan mürşit , nefsiöldürmek için yapılan zühd terbiye
8=e
S.84 1 etkinlik
deniz kenarına oturmuş dalgaların kıyıya vuruşunu seyrediyorum.Uzaktan büyük gibi görünen dalgalar köpük köpük noktalıyor yolculuğunu.Tepemde güneş batmaya can atıyormuş gibi karşıma geçiveriyor hızla.Parlaklığı kızıla bırakıyor büyük bir ihtişamla.Artık denizde mavi değil,sereserpe teslim ediyor kendinin güneşe .Dalgaları değil artık yakamozları seyrediyorum bir yaz günü günbatımında
S.86
1.a.simbatın harap bir kaleyi tamir ettirip yerleşmesi,müslümanların dehşet saçmaya başlaması,seyitin yola çıkması,kaleyi dolaşıp gördüğü su deliğinden içeri girmesi anlatılıyor
2.ETKİNLİK
a. battalname ile ilgili olan 8yy.da olusturuluyor fakat 15.yy da yazIya geciyor temasI battal gazinin kahamanlIgI ..... birde battalname metninden sunlar anlasIlIyor gaza ve cihat anlayIsI tarIm ve hayvancIlIkla ugrasIdIgI ve battal gazinin bir tImarlI sipahi olabilicegi
b.Silah yerine kılıç kullanıldığı,kaleler olduğu,cihat ve gaza anlayışı
2.Tarkan ve Cüneyt Arkın filmleri
3-soruMetnin yapısını oluşturan öğeler:
olay örgüsü,
kişiler,
zaman,
mekan
*Metnin yapısını oluşturan öğeler arasındaki ilişki:
_Metnin yapısını oluşturan öğeler arasında organik bir bağ vardır.Yaşanan olay belli bir zamanda, belli bir mekanda kahramanlar arasında yaşanır.
Metne bir bütünlük kazandıran olay örgüsünün meydana gelmesini sağlayan yönde budur.
S.87
BATTAL GAZİ DESTANINDAKİ KAHRAMANLARIN TİP ÇÖZÜMLEMESİ TABLOSU
1.a.karakter b.tip c.tip
2.a.dinamik b.duragan c.duragan
3.a.tümü b.tümü c.tümü
4.a.olumlu b.olumsuz c.olumlu
5.a.evet b. evet c.hayr
6.a.var b.yok c.var
7.a.evet b.evet c.evet
8.a.hayır b.evet c.evet
S.88
5.Mekanın ve zamanın anlatıldığı cümleler
Mekan:Seyit yürüdü ///kaleyi/// dolaştı.Mekan kale oluyor.
Simbat ///saraya/// geldi.
Seyit dahi sarnıça düştü.
Zaman:Yatsı vaktiydi erteye değin........
Alem düşmanlardan boşalınca..........
Mekanın ve zamanın anlatımı
Mekan:Mekanlar sadece adları söylemektedir.Tasviri yapılmamaktadır.
Zaman:Kesin bir zaman ifade edilmemektedir.
6.a.Metinde olaylar ilahi bakış açısına sahip bir anlatıcı tarafından anlatılmaktadır.
b.Kişiden kişiye değiştiği için cvbı sana bırakıyorum.
7.Tasvirler:Sevindiğinden///ağlaya ağlaya///evine geldi.
Seyit///karanlıkça///bir yerde kaldı.
Tasvirlerin işlevleri:Tasvirlerin amacı anlatılanların okuyucunun zihninde canlanmasıdır.Bunlar verilemezse anlatımda akıcılık olmaz.
8.Günümüz türkçesine benzeyen bazı sözcükler vardır.Ancak bunlar ses değişikliklerine uğramışlardır.Mesela üç yirden kolanın berkitti diyor üç yerden sıkılaştırdı olacak.
SAYFA 93 3. ETKİNLİK
Anadolu’nun fethini ve bu fethin kahramanlarını anlatan, 12. yüzyılda sözlü olarak şekillenen 13. yüzyılda yazıya geçirilen İslâmî Türk destanlarından biridir. Danişmend-nâme'de anlatılan olayların tarihi gerçeklere uygunluğu, kahramanlarının yaşamış Türk beyleri olmalarından, Anadolu coğrafyasının gerçek adlarıyla anılmasından dolayı uzun süre tarih kitabı olarak görülmüştür
DELİ DUMBUL
*İlahi bakış açısıyla yazılmıştır.
*Hikayede olaylar nesir,kahramanların duygu ve düşünceleri nazım ve nesirle dile getirilmiştir
*Arı bir dil kulanılmış,olağanüstü olaylara yer verilmiştir
*tasvirlere başvurulmuştur.
¨¨¨¨¨¨¨¨¨¨¨¨¨¨
(sayfa 93)
¨¨¨¨¨¨¨
b)teması:
aile olmanın değeri
¨¨¨¨¨¨¨¨
2. Etkinlik a)adil bir yapı yok,islamiyet inancının yoğun bir şekilde olmasına rağmen farklı dinler görülüyor
2)tema evrenseldir
3)metnin yapısını oluşturan ögeler
*olay örgüsü
*kişiler
*zaman
*mekan
*ve dil anlatım(olay ç
100. sayfa
1)a*Melik Danişmend'in Haraşna'da uyurken bir rüya görmesi,
*Melik Danişmend'in otağına bir elçinin gelip ona Kara Tigin tarafından gönderilen mektubu sunması,
*Mektup okunduktan sonra Abdurrahman Tokati'nin otağa gelmesi,
*Melik Danişmand'in yirmi bin erle Tokat'a doğru yola çıkması,
*Tokat önlerinde konaklayan düşmanla savaşılması,
*Melik Danişmend'in düşman beylerini dine davet etmes, o gece bir rüya görmesi,
*Melik Danişmend'in okuduğu dua ile Gümenek Irmağı'nın suyunu kesmesi,o gece bir rüya görmesi,
*Melik Danişmend'in askerleriyle Cincife ovasında konaklayarak savaş hazırlığı yapmaları,
*Melik Danişmend'in savaşı kazanması.
b.Tema:Melik Danişmend'in kahramanlıkları.
4.Etkinlik
1)a.Danişmendname'deki kahramanlık teması ile dönemin sosyal özellikleri örtüşmektedir.
b.1)Ağaçların aşılanması,
2)Savaşta at,silah ve zırhların kullanılması,
3)Kalelerde yaşanılması,
4)Elçilerin mektup getirmesi,
5)Seferlerde alem,sancak taşınması;davulların çalınması,
6)Savaş için otağ kurulması,
7)Sevinçli haberlerde müjde davullarının çalınması,
8)Savaşta esir ve ganimet alınması,
9)Esirlerin bağlanması,
10)İpek kumaş kullanılması,
11)At sürüsü beslenmesi,
12)Fethedilen yerlerin imar edilmesi(mescit,medrese...),
13)Haber almak için casusların kullanılması,
14)Düşmanı hazırlıksız yakalamak için gece baskınlarının yapılması.
2)Kahramanlık temasının tüm dünyada en çok işlenen kavram olduğu göz önünde bulundurulursa ,işlenen temanın evrensel olduğu sonucuna ulaşabiliriz.
3)*Kısa cümleler kullanılmıştır.
*Özgün metinde kullanılan bazı seslerle günümüz Türkçesindeki sesler arasında farklılaşma olduğu görülmektedir.
4)Metnin yapısını oluşturan ögeler:Olay örgüsü,kişiler,mekan,zaman.
Metnin yapısını oluşturan ögeler arasındaki ilişki:Olay örgüsü,kişiler,mekan ve zaman temayı ifade etmede ve somutlaştırmayı sağlamada birer araçtır.
5)mekanın ve zamanın geçtiği cümleler
mekan: Eflanis kalesine ulaştı.
Bir çadır içine girdi.
Niksar ırmağının kenarında...
Gümenek ırmağı kenarı...
Göçüp yüksek dağlara çıktılar.
zaman:..bir gece Haraşa'nda..
O gece Melik dinlendi.
Akşama yakın geri döndüler.
Seher vakti olunca gözünü uyku aldı.
mekanın ve zamanın anlatımı:
mekan: yerler verilmiş tasvir yapılmamıştır.
zaman: yaklaşık zamanlar kullanılmıştır.
6.TASVİR CÜMLELERİ
yüksek dağlara çıktılar.
şiddetli bir savaş oldu.
rengarenk alemler götürdüler.
METİNDEKİ İŞLEVİ
tasvirlerin amacı metni anlamlı ve canlı kılmaktır.
7.herşeyi bilen bi kişi tarafından yazılmş ilahi bakış açısı kullanılmştır
8.ikiside hayatlarını kötülüklerle mücadele etmeye adamış kahramanlardır.cesurdur.islam dinini yayma için savaşlar yapan kahraman insanlardır.
SAYFA 104
DANİŞMEND GAZİ
TİP NASIL BİR İNSANDIR?
kahramanlık yönü bulunan,cesur ve yiğit bir insandır.
TİP DURAĞAN MIDIR DİNAMİK Mİ?
hikayenin başından sonuna kadar hareketlidir.(dinamik)
HANGİ KISIM BÖYLE DÜŞÜNMENİZE NEDEN OLDU?
hikayenin bütün kısmı
SOSYAL ORTAM ÇEVRRE.....
kahramanlık yönünün ortaya çıkması bakımından etkilemiştir.
BU TİPİN SİZİN SOSYAL VE TOPLUMSAL.........
çağın gereklerinden dolayı fark vardır.
DİĞER KAREKTERLER ÜZERİNDE ETKİSİ.........
ana kahraman olduğu için vardır.
TİP KENDİ KİŞİLİĞİNİN FARKINDA MIDIR........
farkındadır.yaptıkları bunun göstergesidir.
SİZCE GERÇEK HAYATTAA...........
gerçek hayatta böyle olağanüstülükler taşıyan bir karekterle karşılaşmak mümkün değildir.
107
1.Cemşidin rüyasında gördüğü kıza aşık olması
2.Cemşidin bu kızın anadoluda olduğunu öğrenmesi ve önce çine oradan anadoluya geçmesi
b.Bu olaylar hayal gücünün ürünü olduğu için yaşanamaz.
c.Cemşidin rüyası
5.etkinlik:
a.Yazıya geçirildiği dönem ile tema arasında bir bağ yoktur.Bu durum temanın iran edb.alınmasından kaynaklanır.
b.Kişiden kişiye değişir.
3.Aşk teması çok sık işlendiği için evrenseldir diyebiliriz.
4.Metnin yapısını oluşturan ögeler;Olay örgüsü,mekan,zaman,kişiler
Metnin yapısını oluşturan ögeler arasındaki ilişkiler;Ögeler metnin temasını vermede birer araçtır.
5.Kişiler;Cemşi,Hurşid,Kayser
Kişilerin özelikleri;Çin hükümdarının oğlusur.Zorlu yollardan geçip Hurşid için mücadele veren kahramandır.
Hurşid;Cemşidin rüyasında görüp aşık olduğu kız.
Kayser;Hurşidin babası
Kişilerin işlevi;Cemşid;Mesnevinin baş kahramanı
Hurşid;Baş kahraman
Kayser;Yardımcı kahraman.
b.Değişen hayat şartları nedeniyle etkisi yoktur.
6.Cemşid için derdinin dermanı yoktur onu nasıl anlatayım.
7.Kayser///sarayına///gelince mekanların sadece adı verilmiştir.Belirsiz bir zaman anlayışı vardır.
8.Hindistandan çıkıp çine geldi.
9.Kahramanların mekanın ve zamanın ayrıntılı tasvirleri yapıldı.Metnin tamamı nesir şeklinde olurdu.
10.Günümüze gelinceye kadar bazı söz değişiklikleri oluşur.
bazı yabancı sözlü kelimeler kullanılmıştır.
11.Sade bir dil kullanmıştır.
Klasik türk edb.şairidir.
sayfa 115
1.üstteki paralel çizgiler; akıl,utanma-haya,ilim,iman
alttaki paralel çizgiler;öfke,aç gözlülük,haset,şüphe
Ana düşünce;İman rahmani,şüphe şeytanidir.
2.Dönemin tasavvuf ve hayat anlayışını ilahi aşkı ve bu aşkın verdiği coşkuyu,islam inancının kaynaklarını öğretmek amacıyla yazmıştır.
3.Makalatın Özellikleri:
Eserde sade,anlaşılır bir dil ve kısa cümleler kullanılmıştır.Bazı sözcüklerin günümüze gelinceye kadar bazı ses değişikliklerine uğradıkları görülmektedir.
Kaynak: Bydigi Forum
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]sayfa 116
4.13. ve 14. yüzyıl öğretici metinleri==>>*manzum metinler(şiir)
*mensur metinler(düz yazı)
5.Tasavvuf Geleneğine bağlı kalınarak oluşturulmuştur.
sayfa 117
6.olay örgüsü;Nasrettin Hoca günün birinde ölür.
Birilerinin cenazesini kaldıracağını düşünür.
Kimsenin oralı olmadığını görür.
Yardımcı kavram ve düşüncelero paralel çizgilere yazılcak olan kelimeler..)
*vefasızlık,yalnızlık,ilgisizlik
Ana düşünce;İnsan her işini kendisi yapmalı başkalarına güvenmemelidir.
sayfa 119
a.KONULARI BAKIMINDAN ÖĞRETİCİ METİNLER
*Tıp metinleri * dini metinler * İslam menkıbeleri * öğüt ve bilgi verici metinler
b.Sade ve anlaşılır bir dil kullanılmıştır.Cümleler kısa ve açıktır.Bu dönem öğretici metinleri din tasavvuf tıp ve tabiat konularında yazılmıştır.Bu yüzyılda yazılan öğretici metinler aydınlatıcı ve yol gösterici metinlerdir.
ÖLÇME DEĞERLENDİRME
1.a
2.T A S A V V U F
3.e
4.Makalat adlı eseri...Hacı Bektaş Veli...yazmıştır.
14.yy öğretici metinleri anlatım biçimleri bakımından...manzum..ve...mensur...olmak üzere iki gruba ayrılır.
5.D,Y,D,D,Y,D,Y
sayfa 123
BİRİM DEĞERİ:beyit
BİRİM SAYISI:beş
ŞİİRİN TEMASI:aşk
BİRİMLERDE ANLATILANLAR;
1.şair sevgilisinin yüzünü açıp salınarak yürümesini,bağdaki çiçek ve ağaçların da bunu görmesini istemektedir.
2.şair,bu aşk hastalığına sevgilinin aşkından düştüğünü,bunun da nasıl amansız bir hastalık olduğunu herkesin görmesini istemektedir.
3.şair sevgilisinin aşkından perişan olduğunu,vücudunda yaralar açıldığını söylemektedir.
4.şair,aşk derdinden dolayı kemikleri sayılacak kadar zayıfladığını ,bu hali ve inlemeleriyle tıpkı Musikar'a benzediği söylemektedir.
5.şair güzellere yumuşak huylu değiller,demenin yanlış olduğunu,gördüklerinde hemen yumuşak huylu olduklarını söylemektedir.
Ç. gazeldeki beyitlerin yerleri değiştirilerek okunduğunda gazelin anlamında herhangi bir değişiklik olmamaktadır.Çünkü gazelin birimleri olan her beyit kendi içinde bir bütündür.Bu nedenle anlam aynı birim içinde başlar,aynı birim içinde biter.Dolayısıyla bir beyitteki anlam diğer beyitlere bağlı olmadığı için beyitlerinin yerlerinin değiştirilmesi gazelin anlamında herhangi bir değişikliğe sebep olmamaktadır.
D.Şiirde anlatılanların gerçek hayatta yaşanılması mümkün değildir.gazeldeki sevgili ve aşık tipleri,şairin hayal gücünün ve bağlı bulunduğu Divan şiiri geleneğinin tipleridir.
E.Gazel nazım şeklinin özellikleri;
*Divan şiirinin nazım şekillerindendir.
*5-15 beyit arasında yazılır.
*İlk beytine matla,son beyitine makta,en güzel beyitine beytü'l-gazel,şairin adının veya mahlasının geçtiği beyte mahlas beyti denir.
*İlk beyit kendi arasında kafiyelidir.
*Genellikle aşk,kadın ve içki konuları işlenmiştir.
F.Her iki şiirde gazel nazım şekli,beyit nazım birimiyle ele alınmıştır.Kafiye şeması Baki'nin gazelinde olduğu gibi aa/ba/ca... şeklindedir.Her iki gazelinde teması aşktır.Anlatılanlarda gerçek hayatta yaşanması mümkün değildir.Hoca Denhani'nin gazeli 7 birim iken ,Baki'nin gazeli 5 birimdir.
2. ETKİNLİK
Aşk temasıyla bulduğunuz şiirleri sınıfta okuyunuz.((arkadaşlar buna Özdemir ASAF'ın --LAVİNİA-- şiiri örnek verilir.))
2.Gazelde aşk teması işlenmiş ve bir aşığın durumu gözler önüne serilmişti.Burada ise aşığın durumu yine gazelin bütünündeki durumuna eşdeğerdir.Verilen sözcükler okunduğunda yine halini anlatan ve sitem eden aşığın durumu ortaya çıkmaktadır.
3. İMGELER
GÜL VE NESRİN:rengi dolayısıyla sevgilinin yanağı
SERVİ VE SANAVBER:uzunluk ve salınış sebebiyle sevgilinin boyu ve yürüyüşü.
GÜLNAR:rengi ve şekli dolayısıyla aşığın vücudundaki yaralar.
4.SÖZCÜK: Gülnar
GERÇEK ANLAMI: nar çiçeği
ŞİİRDEKİ ANLAMI:yara
GERÇEK ANLAMDA ÖRNEK KULLANIMülnar bu mevsime yakışıyor.
MECAZ ANLAMDA ÖRNEK KULLANIM:Bu dertten gülnarlar açtı her yanımda.
SÖZCÜK:muhabbet(gülşeni)
GERÇEK ANLAMI: gül bahçesi
ŞİİRDEKİ ANLAMI:vücut
GERÇEK ANLAMDA ÖRNEK KULLANIMül bahçesi rengarenkti
MECAZ ANLAMDA ÖRNEK KULLANIM:Yanımdayken kendimi gül bahçesinde hissediyorum.
SÖZCÜK:Musikar
GERÇEK ANLAMI:efsanevi kuş
ŞİİRDEKİ ANLAMI:vücut
GERÇEK ANLAMDA ÖRNEK KULLANIM:Musikar efsanevi bir kuştur.
MECAZ ANLAMDA ÖRNEK KULLANIM:Öyle güzel sesi vardı ki Musikar'ı andırdı.
6. Açıl bağun gül ü nesrini ol ruhsarı görsünler
Salın serv ü sanavber şive-ı reftarı görsünler.
yukarıdaki dizelerde istiare(eğretileme)sanatı vardır.
Kapunda hasıl itdi bu devasuz derdi hep gönlüm
Ne derde mübtela oldu dil-i bimarı görsünler.
yukarıdaki dizelerde teşhis(kişileştirme)sanatı vardır.
Açıldı dağlar sinemde çak itdüm giribanum
Muhabbete gülşeninde açılan gülnarı görsünler.
yukarıdaki dizelerde teşbih(benzetme)sanatı vardır.Vücut sevgilinin gül bahçesine yaralar ise nar çiçeğine benzetilmiş
Ten-i zarumda pehlum üstühanı sayılur bir bir
Beni seyr itmeyen ahbab Musikar'ı görsünler
yukarıdaki dizelerde teşbih sanatı vardır.Aşık kendini ve inlemelerini Musikar'a ve onun gagasından çıkan seslere benzetmiştir.
Ey Baki
bu ifade de nida(seslenme)sanatı vardır.
Yalvarı görsünler
yukarıdaki ifadede iham sanatı vardır. yalvar sözcüğü hem yalvar- hem de bir çeşit para anlamında kullanılmıştır.Her iki anlamda beyte uygun olduğu için iham sanatı vardır.
7.*gazel nazım şeklinin kullanılması
*beyit nazım biriminin kullanılması
*aruz ölçüsünün kullanılması
*sanatlı bir şöyleyiş olması
*arapça ve farsça sözcüklerin kullanılması
8.örnek yazı:
Bakinin gazeli yapı bakımından divan şiir geleneği yansıtmaktadır.Anlatımdaki sanatlı ve manzumlara dayalı ifadelerin yanı sıra ahenk bakımından da çok güçlü olan gazelde aşk teması işlenmiştir.şair aşk temasını aşık ve verfasız sevgili etrafında işlemiştir.temanın işlenmesinde manzumların yanı sıra şairin hayal gücünün de etkisi vardır.
9.Baki;
*şiirlerinde tasavvufi unsurları kullanmıştır.
*şiirleri nazım tekniği yönünden kusursuzdur.
*şiirlerinde çok güçlü sanatlı bir söyleyiş vardır.
*divan şiirinin en güçlü şairidir.