FORUM CRAZY
FORUM İÇİNDEKİ BİR SORUNUNUZU BU E-MAİL ADRESİNE GÖNDEREBİLİRSİNİZ... evrenselgenclik@hotmail.de ADRESİNE E-MAİL ATABİLİRSİNİZ..
FORUM CRAZY
FORUM İÇİNDEKİ BİR SORUNUNUZU BU E-MAİL ADRESİNE GÖNDEREBİLİRSİNİZ... evrenselgenclik@hotmail.de ADRESİNE E-MAİL ATABİLİRSİNİZ..
FORUM CRAZY
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

FORUM CRAZY

Dünya'nın Çılgın Formu'na Hoş Geldiniz
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 Yılmaz Güney

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
****Karakalpakli****

avatar


Erkek Mesaj Sayısı : 20
Yaş : 28
Nerden : BATMAN
Kayıt tarihi : 13/02/10

Yılmaz Güney Empty
MesajKonu: Yılmaz Güney   Yılmaz Güney EmptyCuma Mart 26, 2010 10:52 am

Yılmaz Güney

Oyuncuların değil, bir yönetmenin kitlelerce benimsenmesi belki de Türk sinema tarihinde bir ilki oluşturur. Yılmaz Güney. Sinema yönetmeni, senarist, yazar ve aynı zamanda bir aktör. Günümüz yönetmenlerinin birçoğunun sinema anlayışına yön veren Yılmaz Güney, zamanın siyasi çalkantıları sırasında pek çok kez soruşturma geçirmiş ve hapse düşmüş ancak o mesleğini parmaklıkların ardında da olsa sürdürmeye devam etmiştir.


Soyadı Pütün olan Yılmaz Güney, 1 Nisan 1937'de Adana'nın Yenice köyünde doğdu, 9 Eylül 1984'te Paris'te öldü. Bir işçi ailesinin yedi çocuğundan biriydi. İlk ve ortaöğrenimini Adana'da tamamladı. Öğrenimi sırasında ailesinin maddi zorlukları yüzünden pamuk işçiliğinden, gazoz ve simit satmaya kadar birçok işte çalışmak zorunda kaldı. Ardından Kemal Film ve And Film şirketlerinin bölge temsilciklerinde çalıştı. Aynı zamanda öyküler yazıyor, edebi birikimini artıyordu. Ankara Hukuk Fakültesi'nde okurken yönetmen Atıf Yılmaz ile tanışması da mesleğinde ilerlemesi açısından önemli bir basamağı oluşturur. Atıf Yılmaz'ın desteğiyle sinema çalışmalarına da başlar.


1959 yılında Atıf Yılmaz tarafından çekilen Bu Vatanın Çocukları ve Alageyik filmlerinin senaryolarını yazar ve aynı zamanda oyuncu olarak katkıda bulunur. Karacaoğlan'ın Karasevdası'nda da yönetmen yardımcılığına kadar yükselir. Yeni Ufuklar ve On Üç gibi dergilere de öyküler yazan Güney, bir öyküsünde komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle yargılanır ve 1961 yılında bir buçuk yıl hapis cezasına mahkum olur.


İki yıl sonra kaldığı yerden işe devam eder. Daha çok ikinci sınıf serüven filmleriyle haşır neşir olur. Bu filmlerde karşımıza çıkan �Anadolu çocuğu� karakterinin ezilen, hor görülen ancak suskun kalmayı kabul etmeyen, baskıcı otoriteye direnen yapısı, bu tiplerle kendini özdeşleştiren kesim tarafından kolayca sevilir. Güney'e Çirkin Kral lakabının yapıştırıldığı bu dönemde (bize kalırsa çok haksız bir yakıştırma), öyküsünü kendisinin yazdığı ve Lütfi Akad'ın yönettiği Hudutların Kanunu adlı filmdeki doğal ve abartısız oyunculuğu gerçeklikten son derece uzak Yeşilçam sinemasında da bir farklılaşmanın başladığının göstergesidir.
Gerçek anlamda ilk kez 1967'de yönetmen koltuğuna oturan Yılmaz Güney, 1968 yılında önemli sayılabilecek ilk filmi Seyyit Han'ı çeker. Doğu topraklarındaki bir sevda öyküsünü anlatan bu film, üslubu açısından olumlu tepkiler alır. Hemen ardından Aç Kurtlar ve Bir Çirkin Adam'ı çeker. 1970'e gelindiğindeyse Türk sinemasında önemli bir yere sahip olan Umut adlı film seyirciyle buluşur.
�Umut', eski faytonu, gücü dermanı kalmamış atıyla nüfusu kalabalık ailesini geçindirmeye çalışan, ağır yaşam koşullarının zorlamasıyla giderek çıkmaza giren, bir trafik kazasında atını kaybettikten sonra önce faytonunu, başarısız bir soygun denemesinin ardından da elinde neyi varsa satan, sonra da define aramaya koyulan Cabbar'ın öyküsünü anlatır. Güney'in kendi yaşamından da izler taşıyan bu film, öykünün durduğu yer ve anlatımının gerçekçiliği bakımından çizgisini hemen belli eder. Adana Altın Koza Film Şenliği'nde en iyi film seçilen, sansür kurulu tarafından yasaklanması ertesinde Danıştay kararınca gösterime giren �Umut', burada olduğu kadar, yurtdışında da ilgiyle karşılanır.
1971 yılında üç filminin birden (Ağıt, Acı ve Umutsuzlar) Adana Altın Koza Film şenliğinde dereceye girmesi böyle bir şeyin ilk olması bakımından şaşırtıcıdır, ancak onun yeteneğini bilenler için tam tersidir.
1972 yılında siyasi olaylara karıştığı gerekçesiyle tutuklu kalan Güney, Boynu Bükükler adlı romanını yeniden yazıp Boynu Bükük Öldüler adıyla yayımlar. Kitap, 1972 yılında Orhan Kemal Roman Ödülü'nü kazanır.
Tutukluk döneminin bitmesi sonrasında, 1974'te bir başyapıt sayılan Arkadaş'ı çeker. Birbirinden uzak düşen iki üniversite öğrencisinin, aralarındaki toplumsal uçurumların farkına varmaları ve ilişkilerinin giderek zayıflamasının anlatıldığı film, ülkemizdeki �kültür şoku'nun da bir belgesi gibidir. Yılmaz Güney'in Adana'da Endişe adlı filmi çekerken karıştığı bir olay sırasında bir yargıcı vurarak öldürmesi uzun bir hapishane hayatının başlangıcı olacaktır.
Yine de o sinemadan kopamaz. Senaryolar yazmaya, üretmeye ve hep üretmeye devam eder. Senaryolarından biri Zeki Ökten tarafından Sürü adıyla sinemaya aktarılır ve bu film, yurtiçinde ve yurtdışında birçok ödül alır. Ökten'in çektiği Düşman'ın ardından Gören'in kamera karşısına geçtiği Yol gelir.
1981'de cezaevinden yurtdışına kaçmayı başaran Yılmaz Güney, Yol'u yeniden çeker ve film bu kez 1982 Cannes Film Şenliği'nde büyük ödülü Costa Gavras'ın Missing'iyle paylaşır. Yılmaz Güney yurda dönme çağrılarına uymaması sebebiyle 1983'te Türk yurttaşlığından çıkarılır. Aynı yıl Fransa'da Le mur (Duvar) adlı filmi çeker, ancak film pek ilgi görmez. Ve ertesi yıl kanser nedeniyle yaşama veda eder.


Yılmaz Güney, senaryosundan kurgusuna kadar sinemada yetkin olmayı beceren ender yönetmenlerden biridir. Sürekli farklılık arayışı içinde olması, yapıtlarındaki şiirsellik ve zengin görsellik onu ayrıcalıklı kılan yanlarıdır. Lütfi Akad'ın özgün bir anlayış getirdiği Türk sineması Yılmaz Güney'in filmleriyle yeni bir aşama kaydetmiştir. Detay zenginliğine sahip, realist, olanakları en uygun biçimde kullanan ve toplumsal olayları özümseyen filmlerdir bunlar. Yılmaz Güney sineması �sinemacılar kuşağı' olarak bilinen genç kuşak yönetmenleri de yönlendirmeyi başarmıştır. Onunla başlayan ve �Yeni Sinema' olarak adlandırılan bu dönemde Türk sineması dünyaya açılma olanağı bulmuş, onu takip eden genç yönetmenler yurtdışında kayda değer başarılar elde etmişlerdir. Yapıtlarıyla gerek yurtiçi gerekse yurtdışında birçok ödül kazanan Yılmaz Güney, sanatın diğer dallarında verdiği eserleriyle de pek çok kitlenin gönlünde önemli bir yere sahiptir.


Yılmaz Güney'in Eserleri:
Rol Aldığı Filmler: Tütün Zamanı, 1959 - Dolandırıcılar Şahı, 1961 � Kara Şahin, 1964 � Mor Defter, 1964 � On Korkusuz Adam, 1964 � Yaralı Kartal, 1965 � Beyaz Atlı Adam, 1965 � Ben Öldükçe Yaşarım, 1965 � Sokakta Kan Vardı, 1965 � Çirkin Kral, 1966 � Hudutların Kanunu, 1966 � Ve Silahlara Veda, 1966 � Yiğit Yaralı Olur, 1966 � Balatlı Arif, 1967 - İnce Cumali, 1967 � Kızılırmak Karakoyun, 1967 � Kozanoğlu, 1967, Kurbanlık Katil, 1967 � Azrail Benim, 1968 � Kurşunların Kanunu, 1969 � Zeyno, 1970 � Namus ve Silah, 1971 � Sahtekar, 1972. Senaryosunu Yazıp Yönettiği Filmler: Bu Vatanın Çocukları, 1959 � Alageyik, 1959 � Kamalı Zeybek, 1964 � Konyakçı, 1965 � Krallar Kralı, 1965 � At, Avrat, Silah, 1966 � Eşrefpaşalı, 1966 � Çirkin Kral Affetmez, 1967 � Belanın Yedi Türlüsü, 1969 � Piyade Osman, 1970 � Sevgili Muhafızım, 1970 � Şeytan Kayalıkları, 1970 � İbret, 1971. Senaryosunu Yazdığı Filmler: Karacaoğlan'ın Karasevdası, 1959 � Endişe, 1974 � İzin, 1975 � Bir Gün Mutlaka, 1975 � Sürü, 1978 � Düşman, 1979 � Yol, 1982. Senaryosunu Yazdığı, Yönettiği ve Oynadığı Filmler: Bendim Adım Kerim, 1967 � Pire Nuri, 1968 � Seyit Han, 1968 � Aç Kurtlar, 1969 - Bir Çirkin Adam, 1969 � Umut, 1970 � Kaçaklar, 1971 � Vurguncular, 1971 � Yarın Son Gündür, 1971 � Umutsuzlar, 1971 � Acı, 1971 � Ağıt, 1971 � Baba, 1971 � Arkadaş, 1974 - Zavallılar, 1975. Senaryosunu Yazdığı ve Yönettiği Film: Le Mur, 1983. Kitapları: Boynu Bükük Öldüler, 1971 � Hücrem, 1975 � Salpa, 1975 � Sanık, 1975 � Selimiye Mektupları, 1975 � Soba, Pencere Camı ve İki Ekmek İstiyoruz, 1977 � Seçimlerde CHP Neden Desteklenmelidir?, 1977 � Faşizm Üzerine, 1979 � Paris Komünü Üzerine, 1979, Oğluma Hikayeler, 1979.


YILMAZ GÜNEY hayatı


Bir sanatcı olarak ''Yılmaz Güney'' olarak bilinir.Ama asıl adı Yılmaz Putun'dur. 1937 Yılında, Adana'nın Yenice Koyünde doğdu.Topraksız bir köylu ailenin iki cocuğundan biridir. Dokuz yaşından sonra hayatını çalışarak kazandı.İlk işi dana gütmekti.Liseyi Adana'da bitirdi.1955'te süren tatbikat sonucu birbuçuk yıl ağır hapis ve 6 ay sürgün cezası aldı.Oğrenimi yarıda kalmıştı. İlk olarak 1961'de cezaeviyle tanışmıştı.1962 Aralığında cezasının bitimiyle, muhafazakarlığı ile ünlü, Konya şehrine sürgüne gönderilmişti.1968'de askere gitti.1970 Nisanında döndu.1972'de, martın 16'sında devrimcilere yardım ettiği gerekcesiyle tutuklandı.Mahkeme sonucu 10 yıl ağır ceza hapis ve sürgün cezasına çarptırıldı.1974 Eylülünde,bir cinayet olayına adı karıştı ve on dokuz yıl mahkum edildi.Cezaevindeyken ''GÜNEY'' adlı bir sanat-kultur dergisi çıkardı.Onüç sayı sonra sıkıyonetimin yeniden gelmesi üzerine dergisi kapatıldı ve hakkında yazdıklarından ötürü on ayrı dava acıldı.İstenen ceza toplamı yuzyil idi.1981 Ekiminde izinli cıktığı İsparta cezaevine bi daha dönmedi.Sonra da yurt dışına çıktı.1981 Ekimine kadar, yaklaşık oniki yılını çeşitli cezaevlerinde geçirdi.Bu oniki yıl içinde ikisi yarı-açık olmak uzere onbeş cezaevi tanıdı.İltica etiği Fransa'nın Paris şehrinde 1984'te vefat etti
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Yılmaz Güney
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
FORUM CRAZY :: İlginç Bölüm :: Hikayeler Efsaneler-
Buraya geçin: